Üç yıldır Argos Kayseri bisiklet derneği üyeleriyle birlikte bisiklet sürmekteyim. Pazar günleri çevre köylere, ilçelere keyifli turlar yapmaktayız. Gündelik hayatımızda da bisiklet kullanmaya özen gösteriyoruz. Kimi zaman işe giderken kimi zaman markete giderken kimi zaman da çocuğumuzu okula bırakmak için bisiklet kullanan kadınlarız biz. Fakat ne yazık ki azınlıktayız. Ve bu sayının artmasını içtenlikle istiyoruz.

Bisiklet kullanmaya başladığımdan beri çevremden farklı yorumlar alıyorum. Genellikle olumsuz algılarla mücadele ediyorum. Bazısı bisikletin güvenli olmadığını düşünüyor. Bazısı da ulaşım aracı olarak arabayı savunuyor. Çevremde en çok karşılaştığım tepki ise “Çocukken iyi ama şimdi ne işin var bisiklet üzerinde?” yorumları oluyor. Aslında çoğu insan yaşı bahane sürse de kadın olmanın bisiklet sürmeye engel olduğu düşünülüyor. Bu yüzden kadınların bisiklet sürmesine ön yargıyla bakanlar çok fazla. Fakat bunların yanı sıra olumlu görüşler de var ve böyle düşünceler yüzümüzü güldürüyor, morallerimizi yükseltiyor. İş yerimdeki ve çevremdeki insanlardan heveslenenler de çok fazla. Bu da motivasyonumuzu oldukça yükseltiyor. Ama ben onların sadece hevesle bakmalarını değil harekete geçmelerini de istiyorum.



İnanıyorum ki bisiklete binen kadın sayısı arttıkça bisiklet sürmek normalleşecek. Çünkü ancak kadın sürerse bisiklet, hayatın içine girer. Kadın eli her zaman mucizeler yaratır. Bisiklet selesine oturduğumuzda ve pedallara bastığımızda sadece bir yerden bir yere ulaşmış olmuyoruz. Aynı zamanda sağlığımıza da önemli katkılarda bulunuyoruz. Aldığımız oksijenle ağaçlara minnettar kalıyor ve her pedala basışımızda doğaya hayran oluyoruz.

Haydi kadınlar!


Biz istersek iki teker üzerinde yapamayacağımız hiçbir şey yok. Pedallara basmaktan korkmayın. Hayata biraz da bisiklet üzerinden bakın…